Yavaşlayan ekonomik büyüme, yüksek seyreden işsizlik oranları ve inatçı enflasyon... Uzmanlar, uzun süredir ihtimal dahilinde görülen stagflasyon riskinin artık somutlaştığını belirtiyor. Bu görüşü savunan isimlerden biri de dünyanın önde gelen bağımsız finansal danışmanlık ve varlık yönetimi şirketlerinden deVere Group’un CEO’su Nigel Green.
Green’e göre, ABD Merkez Bankası (Fed) ciddi bir çıkmazda. Başkan Donald Trump’ın politikaları ve tahvil piyasasındaki gelişmeler, Fed’in yönünü tayin ediyor. Green bu durumu, "Artık liderlik eden Fed değil, yalnızca tepki veren bir kurum var" sözleriyle özetliyor.
Enflasyonda Yüzeysel İyileşme
Mart ayına ilişkin enflasyon verileri ilk bakışta olumlu sinyaller verdi. Fed’in tercih ettiği ölçüm olan PCE endeksi, yıllık bazda %2,3 arttı. Bu oran Şubat’taki %2,7 seviyesinin altında. Ancak, oynak gıda ve enerji fiyatları dışlandığında çekirdek enflasyon %2,6’da sabit kaldı. Aylık bazda ise herhangi bir düşüş gözlenmedi.
Green bu tabloyu, "ilerleme" değil "felç" olarak nitelendiriyor. Düşen enerji maliyetleri manşet enflasyonu yumuşatmış gibi görünse de, yapısal fiyat baskıları devam ediyor. Mart ayında enerji maliyetleri %2,7 düşerken, gıda fiyatları %0,5 artarak son ayların en hızlı yükselişini kaydetti.
Tüketici Harcamalarında Artış: Sağlamlık mı, Endişe mi?
Mart ayında tüketici harcamaları %0,7 arttı. Bu oran, Şubat ayındaki %0,1’lik sınırlı artışa kıyasla ciddi bir yükselişe işaret ediyor. Ancak Green’e göre bu artış, ekonomik dayanıklılığın değil, muhtemelen ön yüklemeli alımların sonucu. Tüketiciler, tarifeler ve artan kısa vadeli maliyetler karşısında gelecekteki fiyat artışlarından korunmak için harcamalarını öne çekmiş olabilir.
Green, bu davranışı "güvenli büyüme değil, baskı altında tüketim" şeklinde tanımlıyor.
Fed’in Manevra Alanı Azalıyor
Fed’in para politikası açısından hareket alanı giderek daralıyor. Green, "yumuşak iniş" anlatısının - yani hem enflasyonla mücadele edilip hem büyümenin sürdürülmesi hedefinin - artık geçerliliğini yitirdiğini savunuyor. Veriler, hem fiyat yapışkanlığı hem de ekonomik aktivitede zayıflama sinyalleri veriyor.
Üstelik Başkan Trump’ın Washington’daki etkisini artırması, Fed’in stratejik çerçevesini daha da karmaşık hale getiriyor. Trump’ın agresif mali politikaları, yeni tarife teklifleri ve merkez bankası reformlarına yönelik söylemleri, Green’e göre doğrudan enflasyonu tetikliyor. Bu da Fed’in yalnızca ekonomi değil, aynı zamanda siyasi baskılarla şekillenen finansal piyasaları da hesaba katmak zorunda kalmasına neden oluyor.
Portföy Stratejileri Yeniden Gözden Geçirilmeli
Green, stagflasyon ortamında tahvillerin artık güvenli liman olmadığını, hisse senetlerinin ise değerleme baskısı altında olduğunu belirtiyor. Döviz piyasalarında oynaklık artarken, faiz indirimi beklentileriyle şekillenen geleneksel portföy yapılarına karşı uyarıda bulunuyor.
Bu yeni dönemde, yatırımcıların stratejilerini kalıcı enflasyona ve daha düşük büyümeye dayanıklı varlıklara yönlendirmeleri gerektiğini vurguluyor. Gerçek varlıklar, küresel çeşitlendirme ve seçici sektör yatırımları öne çıkıyor.
Görsel kaynağı: Reuters